31 Mayıs 2013 Cuma

Kedicik

Kedinin kalıbını bulamadım demiştim ama başka birşey ararken internette çıktı karşıma paylaşayım dedim. İşte burada.
Kalıbını da pdf olarak sitesinden indirebilirsiniz. Siz siteden orjinaline bakın, ben de kendiminkini paylaşayım:) Benim kedimin yüzü orjinaldeki kadar güzel değil, zaten oyuncaklarda yüzü yapmak bence en zor kısım.




30 Mayıs 2013 Perşembe

Oyuncaklarım

Bu aralar Tibet'le vakit geçirmekten el işlerine pek vakit ayıramıyorum belki ama ben bi zamanlar çok güzel şeyler yapardım:(
Onları paylaşmak istedim. Malum inşallah gelecek 3 tane bebeğimiz var, onlara da bunlardan yapmak istiyorum..


Çekiç ve ingiliz anahtarı yapmak hem çok kolay hem de çok keyifli. Ama keşke içine ses çıkaracak bişeyler de koysaymışım. Ablam söylemişti bana Tibet'e yaparken de zor geldi uğraşmadım ama bi zaman sonra oyuncağın sesli olması daha ilgisini çekiyormuş onu anladım. Şimdi bunların yüzüne bakmıyor.


Bu tatlı kedinin kalıbını 2 sene önce internetten indirmiştim. Şu an bulamıyorum paylaşamadım sizinle. Elimde saklı var ama internet kaynağı yok malesef. Ben mi yanlış yaptım bunu bilmiyorum ama kafası hareketli olmuştu bu kediciğin. Bu güzel kedi de Zeynepciğin ellerinde eskimiştir..


Ve işte en sevdiğim zürafam. Bunu kimselere veremedim. Düşünün Demir'e bile veremedim. Nasip oldu Tibet'e kaldı, ya da bana:)


Bu fil de Doğacığımın ellerinde eskidi. 


Bunu da bi sitede görmüştüm de ondan esinlenip yapmıştım. Onur'un arkadaşının kızına 40 gezmesinde hediye ettim. Yumurtaları bu bebeğe dolayarak.


Bu yaptığım ilk bez bebek. Canım Gülşah internetten hiç satış yapamamıştım o zamanlar, o yüzden bana sürpriz bunu kendine almış. Bakalım belki kızı olur da onun yumuşak ellerinde eskir bu da..


Bu da Nermin daha hamile değildi ama senin de oğlun olursa ona da yapcam dedim ki 2 ay sonra haber geldi Batu geliyormuş:)


Bu da ikinci bezbebek, erkek olsun istedim bunun da. Tibetin odasında süs oldu. Aslında bir tane de pantolunlu kız bebek yapmıştım. Berenciğime hediye ettim onu da ama fotoğraflamayı unutmuşum malesef ki.


Bu da sipariş üzerine yaptığım erkek kızıl bebek. Ama çok güzel oldu gerçekten de.


Tibet'in odasına kapı tutacağı olarak yaptım bunu da. Hatta Gülşahın düğünü sonrası arabada tamamladım yolda.


Bu filden Tibet'e de yaptım. Vesile teyze sağolsun zürafayla ikisinin kalıbını ondan almıştım. İyki de almışım.


Bu da Tibetimin arabası. Tabiki de plakası 35:)


Kaç yıl önce Yaren'e yapmıştım bu kaplumbağadan. Neyse ki ölçüleri atmamışım Tibet' e de yaptım ama dayanamayıp gelen bi çocuğa hediye ettim:)


Bu Demir'e yaptığım ilk hediye oyuncaktı. 
  

Bunlar da Demirin oyuncakları.

Daha da fotoğraflamayı unuttuğum dahası vardı. Hepsi de sevdiklerimin ellerinde eskidi. İnşallah bundan sonra da gelecek bebeklerimize ki şu an 3 tanesi yolda yapabilirim Tibet izin verirse:))))

28 Mayıs 2013 Salı

Bi yere gitmedim,burdayım

Aslıcığımın yoğun ısrarlarına dayanamayıp Tibet'i uyuttuğum gibi bilgisayarı aldım elime:) Hakkaten de uzun zaman olmuş yazmayalı. Bu uzun arada yine bi İzmir yolculuğumuz oldu, çünkü Merve ve Emre evlendiler. Canım Mervem de çok güzel olmuştu. Nikahtan sonra Alsancak'ta Nicci Bar'da eğlence vardı. Biz ancak 11'e kadar kalabildik Tibet ve Demir yüzünden. O gece çok keyifliydi keyifli olmasına ama 1 hafta kendime gelemedim çok yorulmuşum. Düşünün yani 8:30 da gittik bir de:))

Bu arada çok güzel 2 haber aldık. Aslıların bebeği olacak, biz bunu çoktaaaan biliyorduk ama bebişlerin!! ses vermelerini bekledim yazmak için. Bir de en büyük sürpriz de Gülşah ve Cemal çiftinden geldi. Onlar da bebek bekliyorlar!!! Bu da demek oluyor ki tekrardan TEYZE oluyorum:))))

İzmirden ayın 20sinde geldik,geldiğimizden beri de Tibet canımıza okuyor. Çocuk yoruldu heralde bir de şu demir damlası yok mu çocuğumun başının belası. Kabız oldu benim kuzucum, hal böyle olunca da ne huzur kaldı ne uyku. Hele ki geçen hafta sonu bittik tükendik hepimiz. Tibet canı yanıyor diye biz de uykusuzluktan bittik. Fön makinası sesi duymak istemiyorum artık. Canım benim sadece öyle sakinleşebildi yavrum. Cuma günü hafif ateşli gibiydi huzursuzdu da, doktora gittik biraz boğazında kızarıklık var dedi ama çocuk çok huzursuz. O gece hiç uyumadı. 20 dakikada bir kalkıyoruz hep beraber. Sıkıntısı olduğunu biliyosun neden olduğunu da biliyosun ama birşey yapamıyorsun ne kadar kötü bi durum. Kuzucuk cumartesi de kaka yapamadı dolayısıylaaaa o gece de canımıza okudu. Pazar günü öyle bir ağlıyor ki biz de kalktık gittik doktorumuz da çalışıyormuş o gün neyse ki. Fitil verdiler hastanede. Eve geldik kakamızı da yaptık, rahatladık sanki aynı çocuk değil. Kuzucum benim ne güzel artık kendi kendine oynamalara başlamıştı. Televizyonluğu kurcalamaya falan başlamıştı:)) Bu dönem yine kucakçı oldu. Cuma günü tam 4,5 saat kucağımdan hiç inmedi. Pazar günü artık yorgunluktan oturdum ağladım. Biz üvey evlatmıyız niye bize kimse yardıma gelmiyor diye:)) Allah acıdı bize de Tibet nihayet iyileşti bebeğim benim. İnsan yorgunluğa falan katlanıyor da çocuğun derdine derman olamamak çok kötü birşey.


Cuma günü uykusu gelip de uyuyamadığı haller, kuzum benim gözaltları çöktü.


Bu da cumartesi günü babası gitar çalarken uykusu nihayet gelen Tibet. En fazla yarım saat uyudu ama uyudu bebeğim.


Bu da sıkıntıları geçtikten sonra kendine yeni oyunlar üreten Tibet. Nasıl öğrendi kendini çarşafa sarmayı anlayamadık ama çok tatlı olduğu kesin:))

Tüm çocuklara sağlıklı günler diliyorum....

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Sakız şaşkınlığı

Tibetcik her geçen gün büyüyor ve değişik şeylerden hoşlanmaya başladı. Pazar günü sakız çiğnerken kucağıma aldım. Balonu gördü zaten bi şaşırdı, balon patlayınca kendinden geçti. Babamız da bu anı ölümsüzleştirdi:)


2 Mayıs 2013 Perşembe

Hızla akıp geçer zaman

Zaman öyle hızla akıp geçiyor ki yazmayalı ne kadar olduğunu farkedemedim bile. Aslında yazacak çok şey oldu. En önemlisi Tibet 6 aylık oldu, babamız da 34 yaşında:) Bugüne özel plan yapmıştık Aslı'yla beraber. Tibet'in yarım yaşını kutlucaz diye Onur'a sürpriz yapıcaktık. Düşlerimin incisi 'nden pasta sipariş verdik. Bu arada çok da güzeldi ellerine sağlık, bizim modeldekinden daha güzel olmuş. Annemler de Tibet hasretiyle yanıp tutuşuyorlardı nihayet babamı ikna etmişler, Gülşahlarla beraber geliceklerdi ki bana da sürpriz Demircim geldi ne de güzel oldu. Ablam da geldi ama ayıptır söylemesi Demir'in sevinci herkesin önüne geçti.
 
Cuma gecesinden bazı fotoğrafları da sizinle paylaşayım.

 
 

 Onur kendine özel olduğunu anlayınca sevindi, ve de çok güldü. Tam da O'na göreydi pasta:)
 
 
Bizimki mumdan gözlerini alamadı.
 
Ertesi gün çok güzel bi haber aldım ama onu şu an paylaşamıyorum. İlerleyen günlerde inşallah. Cumartesi günü annemlerle Orhaneli yolundaki Çamlık Et Mangal'a pikniğe gittik. Daha önce de gitmiştik ama ailenle olunca tadı başka oluyor böyle şeylerin. Canım ailem sizi çok seviyorum. Keşke hep beraber olsak:(
 
 
Annem torun saadeti yaşıyor:)
 
 
Dikkatli bakınca sanki babama da benziyor benim kuzum
 
 
Siz bundan daha yakışıklı bi şef gördünüz mü?
 
 
Oğlumun payına Seyhun'un deyimiyle çamur çorbası düştü:)
 
Dönüş yolunda da Misi'ye girdik çok fotoğraf çekilmişiz. en güzelini koymak istedim:)